31 Ocak 2014 Cuma

SEN KENDİN OL

SEN KENDİN OL

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

''Mutlu bir hayat yaşamak istiyorsan bir amaca bağlan. İnsanlara ya da eşyalara değil.!'' (Einstein)


27 Ocak 2014 Pazartesi

9 Ocak 2014 Perşembe

İSLAM DÜNYASININ HALİ ve TÜRKİYE

EMPERYALİSTİN SATRANÇ TAHTASI "ORTA DOĞU"


Şu Emperyalist haçlı zihniyetler misyonları gereği, İslam ülkeleri üzerinden kanlı ellerini hiç bir zaman çekmezler. Kimi yeraltı kaynaklarını, kimi stratejik, lojistik amaçlar olduğu gibi, diğer bir yönüde; başlıca bölgedeki katil İsrail'in güvenliğini ve selametini sağlamak amacına yöneliktir... 

"Emperyalist güçler; bazı petrolü bol, Suud krallıkları gibi ülkeleri, Mafya vari bir yöntemle koruma ve kollama rolüne soyunarak, siz sanayi ve endüstriyel kalkınmayı, topu tüfeği ne yapacaksınız! size gereken proje ekipman desteğini sağlayalım yüksek yüksek binalar yapın.  
Uçsuz bucaksız çölleriniz var ama! size okyanusta ada-kuleler projeleri yapalım. Körfezdeki palmiye adası yetmez.
Birde yarışma düzenler, her sene yılın binası adına bir adet en uzun ve mimari bina ödülü veririz size...
Ayrıca dünyanın en ideal ülkelerinde size yazlık kışlık tatil siteler sunalım; hayatınızı yaşayın... 

Sizde kum tepeleri çok. Çöl safarileri yapmanız için size ekstradan  daha lüks cipler üretelim..! Lakin bu ara likidite sıkıntısı yaşıyoruz; bir iki trilyon dolar katkı yaparsanız, ikili ilişkilerimizi ve karşılıklı çıkarlarımızın daha iyi düzeyde gelişmesini sağlayacaktır..."

Başlangıçta trajik olan bir konuya biraz ironi yaparak girdim ama, gerçek şu'ki Yüklü miktardaki dolarıyla küresel güçlerin kendi banka rezervlerini güzelce şişirdikleri bir gerçektir..."

Böylece, varlıklı İslam ülkelerini bir sömürge olarak tahakkümleri altına alırlar. Bu sömürgeler, bölgenin çıkarlarına ait objektif kararlar alamazlar. Dindaşına yapılan katliam ve soykırımları dahi kınayamazlar; gargara yaparak geçiştirirler... Zaten aksi durumda diğer ülkelerin hali ortada!.



Ne yazık'ki! henüz demokrasinin (D) olmayan bu coğrafyada 10 larca seneler, emperyalist güçlerin hegemonyası altında yaşayan Müslüman halkın, diktatör yöneticilerinden acımasızca baskı ve zulüm görerek; kendi öz yurtlarında sefalet içinde yaşar, kan ve ölümden başka hiç bir şey görmezler...

Amaçları sadece iktidarlarını korumak olan ve sadece o yönde politika üreten Amerikan uşağı diktatör (...!!!) yöneticilerin, halkın yaşam standardı onlar için hiç bir önem arzetmez...
Gelişen dünyadaki, Demokrasi ve nimetlerden yararlanmak isteyen halkın haklı istek ve kıpırdanışları acımasız müdahaler'le sonuçlanmaktadır...

Bu ezilen kesim çareyi, toplumsal gücü arkasına almak için, Mezhepçilik yöntemine başvurması, katliamların kitleler halinde çığ gibi büyümesine sebebiyet veriyor... Zaten Buda küresel patronların istediği ve parmak attığı bir plandır. Silah satışlarından para kazandığı gibi, asıl gayeleri yer yüzünden bir Müslümanın eksilmesi onları fazlasıyla mutlu ettiğidir. Çözüm arar gibi görünüpte olaya bakışlarından katliamları seyretmelerinden zaten anlaşılmaktadır...

Bölgenin sürekli yer altı kaynaklarında gözü olan ABD ve Avrupa'nın, köhnemiş haçlı zihniyetleri tarafından organize edilmiş Taliban, El kaide, Hizbullah ve şimdi yeni oluşturulan Işid gibi örgütlerle, bunların adı'da "İslam terörüdür.!" Katliamlar uzun süre seyredilerek yürütülür, daha sonra kendine tabi olacak yönetimler kurulur...

Bu coğrafyadaki bu tür politikalar hep devam edecektir... 
Bugünde, yarında durmasını beklemek imkansız görülüyor...
Ancak; aklı başında gerçek devlet adamlarının Allahtan korkan kendi iktidarını değil, halkının refah ve huzurunu birliğini yeğleyen yöneticileri gelmediği müddetçe, bu kukla yönetimlerle daha çok kan akacak ve daha çok kardeşler birbirini öldürecek; devletler parçalanacaktır...

İşte! Filistin, Suriye, Mısır, İran, Irak, Afganistan, Yemen, Pakistan, Bangladeş, Lübnan, Libya, Tunus, Cezayir, Balkanlar, Afrika Müslümanlarının tamamı, Asya ve uzak doğu Asya Müslümanları, dünyadaki azınlık konumundaki Müslüman topluluklarıda bunlara dahildir. 


LANETLİ KAVİM YAHUDİ
ve
VE KAN AĞLAYAN FİLİSTİN

Yıllarca, insanların koşuşarak bebek cesetleri ve yaralıların taşındığı bölge; "Filistin"de katliama devam eden yayılma politikaların sürdüren, sınır tanımaz insanlığın yüz karası; Lanetli İsrail Yahudisi.!
Ne yazık'ki eskiden olduğu gibi, Yahudi,nin filistin'e bu son mezalimin sebebi, "üç kayıp genç" tezgahı ile katliamın zamanlaması'da oluşmuş demektir... Gene bir mübarek Ramazan ayı! gene bir vahşet ve gene zalimce bir soykırım. Tüm uygar dünyanın gözü önünde gerçekleşen Adeta bir şölen havasında halkına ve dünya kamuoyuna canlı sunduğu bu vahşete dur diyen yok...

Allah (cc) ın lanetini almış olan bu azgın kavmin, yaptığı bu soykırıma resmen onay veren ABD, batı dünyası ve BM, bu katile; insanları katlet ama çocuklar öyle göz önünde öldürme.! telkininde bulunuyorlar...

Güçlü dış ajanlarıyla sürekli bölgeyi ve bölgedeki İslam ülkelerinde fitne çıkarıp husumet ve güven bunalımları yaratarak, içinden çıkılamaz gedikler açan provakotörlerin başında; hain İsrail gelir...
Böylece bölge ülkelerinde güç birliği ve dayanışmayı zayıflatarak ayrışmalar oluşturmaktadır...

Bu nedenle, bazı İslam ülkelerinden
 bırakın Filistin'e destek olmayı, kınama dahi çıkmıyor.
Aslında çok garip değil, onların iç çekişmeleri kendilerine yetiyorda artıyor bile...

Çünkü onlarda kendi Müslüman kardeşlerini öldürmekle meşguller!!!



 U Y A N  A R T I K  D Ü N Y A  M Ü S L Ü M A N I    U Y A N.!!!

"Ne yazık'ki, kocaman Dünya küresinde, yukarıdaki benzerini içinde barındıran hiç bir hırıstiyan ülkesi göremiyoruz.!" Çok garip!!!



TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR



Aynı bölgede diğer bir ülke, Türkiye Cumhuriyeti halkı Müslüman:
Bu coğrafyada komşuluk kardeşlik bağlarımız bulunan bu İslam ülkeleriyle aramıza emperyalistler tarafından sürekli fitne oyunlarıyla düşmanlık ihdas edilerek araya setler çekilmişti. Bölgenin kaynaklarının paylaşımı adına yıllarca mesafeli bir konuma getirilmişti Türkiye.


Etkili dış siyaset

*Türkiye bölgedeki eski politikalarını son on yıllık süreçte, birçok olumsuzluklara ve güçlü dirence rağmen kendi komşularıyla olduğu gibi, küresel dünyanın dış politika anlayışını değiştirip lehine çevirmiş olması... 

*Artık eski siyaset kalıplarını bir tarafa bırakıp, İslam dünyasının kangrenleşmiş sorunlarını çeşitli dünya platformlarında dile getirerek, muhatap ülkeleri yüksek sesle eleştiren ve bölge sorunlarına çözüm arayan bir Türkiye olması...


*Keza, dünya adaletini güya tanzim eden(!) (BMGK), "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi"ni; taraflı ve haksız kararlarına karşı şiddetle karşı çıkarak, artık bu dünyanın kaderi 'beş kişinin iki dudağı arasında olmamalı ve bu sistem değişmelidir' itirazlarını haykıran bir T.C başbakanın, bu tür söylemleriyle o iri taşları yerinden oynatarak dikkat çekmesi, alışılagelmiş bir Türkiye dış politika söylemi yerine, tam tersine  bir tavır takınması...

*Ve gene, Türkiye cumhuriyeti büyük devlet anlayışıyla tarihine yakışır biçimde kuşatan değil kucaklayan ve hamiyetperver bir profil ortaya koyarak, Dünyanın her bölgesinde gelişmemiş yoksul ülkelere insani yardım, bilgi, teknoloji, ihtiyaca göre ekipman ve kalıcı hibe yatırımlar yapıyor olması...



Savunma projeleri


Askeri alanda: Tank, Füze, Savaş uçağı, Savaş Helikopteri, Uydular Uzay teknolojileri ve yeni yapılmakta olan yerli Uçak gemisi gibi büyük yatırımlarda, sömürgeci güçleri devre dışı bırakarak kendi milli projeleriyle, Türkiye'nin çıkarlarının ön plana alınıyor olması...


Kalkınma projeleri

*Strateji ve alt yapı Her geçen gün Türkiye'nin kalkınması için, ardı ardına tüm dünyayı ilgilendiren Enerji hatları, Hava alanları, Nükleer enerji, Köprüler, Avrasya projeleri ve Kanal İstanbul.

*Sanayileşme ve pazarlama: Bütün bu gelişmelerle birlikte, genç ve yetenekli iş gücüyle Tarımda ve endüstriyel alanda yoğun ve verimli bir (Arge) çalışmaları sonucunda üretimde sıçrama yaparak Dünyanın her köşesine pazar payını hayli yükselten bir ülke olmak...


*Kalkınma: Ürünleriyle artık her devletle rekabet yapabilen bir potansiyelle, gün geçtikçe iyiden iyiye kendini hissettiren Türkiye; parametrelerinin sürekli olumlu yönde çıtayı yükselmesiyle kişi başına Milli gelirini 3500 Dolardan 10.500 Dolara çıkarması.. Borç alırken borç verir duruma gelmesi... Dünyanın 40 büyük ekonomi sıralamasında 17. olarak Gelişmiş ülkeler liğ'ine (G20) ye dahil olması, türkiyenin milli geliri 2023 te 25.000 Dolar olması bekleniyor olması, egemen güçleri büyük ölçüde rahatsız ediyor...

*Güçlü bir Türkiye olmak: Yukarıdan aşağıya değindiğim konu başlıklarının tümüne baktığımızda, Osmanlı döneminin bir bölümünü'de ilave edersek 150 yılın Çöküşlü ve kayıplı yıllarını kısa bir zaman dilimi içerisinde, sadece 11 yılda tarihe gömmek... Muhtemelen ileriye dönük (2023 - 2073) yılları gibi kilometre taşlarını şimdiden formatlayarak, hedef koymak ve "güçlü ve saygın bir 'Anadolu Türkiye'sini hayata geçirmek olacaktır."

İşte bu projelerin mimarı Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Bu Emperyalistler için asla olmaması gereken bir vakıa olarak görülüyor.! Asıl sıkıntıda burada başlıyor ve geçmişte olduğu gibi, tekrar birileri işbaşına geçip düğmeye basıyor.!

Türkiye'nin önünü kesme operasyonları

Operasyonun Adı, İstenmeyen adam: 
Recep Tayyip Erdoğan T.C Başbakanı. Onun şahsında Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milli iradeyi çökertme planı. 

Sırasıyla başlıca e-muhtıra, Mit krizi, Parti kapatma davası, Gezi olayları gibi farklı senaryolar denendi sonuç alınamadı. 

Şimdi sahnede gene o malum "dış güçler" ve içimizdeki maşaları, Geçmişte Askeri cuntayla yapılan şimdilerde, teknolojik enstrümanlar kullanarak geliştirilen, yalan iftira dolu video montajları ve dinleme tapeleri ile Yargı ve polis cuntası işbirliği ile, 17 Aralık senaryosunu tezgahlayan yeni bir çete.(!) olduğu görülüyor. 

En başta Türkiyenin büyümesini ve gelişimini engellemek,
Türkiyeyi karıştırmak için çatışmaya müsait, içimizdeki dış güçlerin beslediği; 3. köprüyü 3. hava alanını, yolları ve benzeri, türkiyenin hayrına ne kadar hayırlı işler yapılıyorsa durdurun diyen; "aşırı sol" örgütler var, (Arasıra sokaklarda prova yapıyorlar zaten) Çözüm sürecini durdur, tekrar PKK savaşını körükle; ekonomiyi bitir. 
Tarihe imzasını atacak bütün projeleri resetle, daha sonra 3. sınıf klasik bir Asya ülkesi konumuna getir. Tekrar 70 li yıllarda olduğu gibi, Türkiye, ticaret seyahatleri yerine, para dilenme seyahatleri düzenlesin ve gene, dünya karikatürcülerine mizah konusu olsun...

Yok öyle!

Coniler, şaronlar ve içimizdeki iş birlikçi uşakları, kurdukları hain tuzaklarla, Yeni Anadolu medeniyeti yürüyüşünü, son on yıldır engelleyemediler; muvaffak olamadılar. 
Şimdi yeni kirli senaryoları'da sonuçsuz kalacaktır; İnşaallah. Ancak yaptıkları kirli oyunlarıyla tarihin utanç sayfalarında yerlerlerini alacaklar... 



Hayra yormak gerekir! 
Zirveye çıkışlar her zaman zor ve tehlikeli olur. Falezler sarp ve engellerle, uçurumlarla doludur. Ayağın kayması an meselesidir... 
O zirveye çıkışı usta bir dağcı, ancak sağlam çıkışıyla yapabilir. O kutlu hedefe yürüyüş büyük liderlerle olur... 

Biz bu oyunları çok iyi biliyoruz, unutmadı iftiralarla, uyduruk yalanlarla, asılan başbakanını ve onu asan hainleride çok iyi bilir; Vatanı satanı'da.!


Ama, bilinmelidir'ki bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Artık bu yüce vatanın "vatansever" necip milletin destekleriyle mukaddes davasına, yurduna ve Başbakanına sahip çıkacaktır. İnşaallah...

Şefik Karakelle

BU NASIL DEMOKRASİ?

Iraklı Ömer: "Demokrasi" vadiyle Irak'a giren Emperyalistler, alacağını aldıktan sonra bir kukla yönetime, Irak'ı bırakıp gittiler. Hatta karıştırıp gittiler ve hatta Saddamı arattılar... O gün karınları toktu, bugün daha çok insan ölüyor... ve daha yoksullar...

Çocukluk çağında evine düşen bir patlayıcı sonucu, ayaklarını yitirmiş olan Ömer; savaş mağduru bir genç. 
İçindeki bitmez tükenmez acının ve ıstırabın çaresizliğini, demokrasiye vurgu yaparak hislerini, ancak bir şiirle dile getirmiş. Rabbim (cc) yardımcısı olsun...

. 



ÖMER’İN ŞİİRİ

Ben Basra'dan Ömer...
"Bu zulüm yerde kalmaz
Yemin olsun ki asra.
Önce mevtül insanlık
Sonra harabül Basra"

Belki haberin yoktur diye yazıyorum Franks;
Önce demokrasi yağdı göklerden
Sonra özgürlük geçti üstümüzden
Palet palet...

Ve insan hakları namlularından
Yüzü maskeli adamların
Saniyede bilmem kaç bin adet.

Demokrasi bizim eve de isabet etti
Bir gün sonra anladım ayaklarımın koptuğunu
Babamın vücudunda
Tam on sekiz adet
İnsan hakları saymışlar.

Annem zaten yoktu
Ben doğarken
İlaç yokluğundan ölmüş.
Ambargo falan dediler ya
Anlamadım, çocuk akli işte
Sen daha iyi bilirsin...

Sizde de barış böyle midir Franks?
İnsan hakları çocukları yetim,
ve ayaksız bırakır mı orada da?
Ya demokrasi?
Güpegündüz pazara düşer mi?

Ve zenginlik...
İnsanları korkudan uykusuz bırakır mı?
Ve kuşlar gökyüzünü terk eder mi orada da?
Babamla söylediğim son dua dilimde,
Ayaklarım hastanede,
Ve giymeye kıyamadığım ayakkabılar
Elimde kaldı...

Çocugun var mı Franks?
Al... çocuguna götür onları
Bir işe yarasın.
Kimbilir baktıkça,
Belki beni hatırlarsın

"Bu nasıl demokrasi.?
Düştügü yeri yaktı
Merhamet hür dünyaya

Bu kadar mı Irak'tı?"

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Allah’ım, Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Doğuda, Batıda, Kuzeyde, Güneyde dünyanın her neresinde bir mazlum varsa, bir aç, açıkta ve çaresiz varsa sen onu koru ve kurtar. Onların tiran yöneticilerini ıslah eyle, ıslahı mümkün değilse kahreyle Allahım! 
İnsanların acı çektiği bu çağda kalbimizi katılıktan, nifaktan ve güzel vatanımızı içimizdeki nifakçıların hilelerinden muhafaza et; Allah'ım

Canımızın güvende oluşuna nankörlük ettirme, yurdumuzu dağıtma, yuvalarımızı parçalattırma; Allah’ım. AMİN


3 Ocak 2014 Cuma

TEMKİN

TEMKİN

Kimsenin senin yanında görünmesine güvenme; karşına geçmesi için bir adım, düşman olması için bir lafın yeter.! (anonim)