7 Temmuz 2013 Pazar

"İNCİR AĞACI" Hikayesi ve Halet efendi

Ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur; Yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur. (Arif Paşa


"İNCİR AĞACI" HİKAYESİ


Sultan II. Mahmut zamanında bir Halet Efendi varmış. Pek kurnaz, pek zalim ve hırslı bir adam imiş. Öyle ki, koskoca sadrazam bile onun kadar hükümet işlerinde etkili olamazmış. Nice, devlet adamının canına okumuş, sürdürmüş, katlettirmiş, görevinden aldırtmış.

Halet Efendi kinciliği ve acımazsızlığı ile isim yapmıştır. En basit nedenlerden bile insanları öldürtmekten çekmediği ve hatta halk arasında terör saçıp korku yaratmak için masum kişileri idam ettirdiği; bu öldürücü sadizmi doğal saydığı belirtilmiştir. Bu tutumu ve mizacını açığa vuran çok sayıda anekdot bulunmaktadır.

Buna tam çelişkili olarak şairliği, engin kültürlülüğü, zarif kişiliği, nezaketi ile de bilinmektedir. Konağının bir kültür yuvası olduğu, saz fasıllarına; siyasal, bilimsel ve edebi sohbetlere ve ziyafetlere devamlı açık olduğu da belirtilmektedir. 

Aynı zamanda şairliği de olan ve hatta kendisinden geriye bir divan da kalmış bulunan Halet Efendi, pek çok şairi, sanat ve ilim adamını korumasına da almışmış. Ancak, düşmanı ve muhalifi olanın vay haline!


AMAN MUHTEREM ATMAYINIZ...

Bir gün, konağının bahçesindeki incir fidanlarının söktüğünü gören hazırcevap bir dostu kendisine şöyle demiş:
"Aman muhterem! Atmayınız o incir ağaçlarını, lazım olur size, birinin ocağına dikersiniz".

‘İşte bu Halet Efendi de, her fani gibi geçip gitti. 

Ardından iyi söyleyenler olduysa da, kötülüğünü görenlerin söyledikleri daha ağır bastı.' Onlardan biri de "Arif Paşa" dır ki, Halet'in ölümü ardından şu meşhur dizeleri söylemiştir:

‘Ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur;

Yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur.'


Hiç yorum yok :