25 Eylül 2013 Çarşamba

Ebâ Eyyûb el-Ensârî


Ebâ Eyyûb el-Ensârî




EYÜP
İstanbul`un fethiyle anılır adı
Tarihler boyunca hiç unutulmadı
Ensari`den bizlere yadigâr kaldı
Sessizdir, sakindir, huzurludur Eyüp

Her köşesi bir tarih, bir efsanedir
Kalblere nur veren ziyaret-hanedir
Orda dua, orda niyaz halisanedir
Sessizdir, sakindir, huzurludur Eyüp

Mavi Haliç sahilinden gezerek gelin
Mihmandar`ın Türbesi`nde dualar edin
Piyerloti`den bakıp şehri seyredin
Sessizdir, sakindir, huzurludur Eyüp 

Nihat İncekara








Ebu Eyyub Halid bin Zeyd el Ensari Hazretleri

Eyüb Sultan hazretlerinin esas ismi, Ebu Eyyub Halid bin Zeyd (el, Ensari) dir. Halkımızın gönlünde Eyüb Sultan olarak taht kurmuştur.

Halid bin Zeyd (r.a) Hazrec kabilesinden ve neccar oğullarındandır. Şeceresi incelendiğinde görüleceği üzere, soyu bir kaç göbek yukarda hem baba hem da ana tarafından Hz. Peygamber'in nesebi ile birleşmektedir. Babasının adı Zeyd, annesinin adı Hind'dir.En son vefat eden sahabilerdendir. Hicretten iki yıl önce Hz. Muhammed'le Akabede görüşmüş ve İslam 'la müşerref olmuştur. Bu açıdan Hz. Halid bin Zeyd, Medineli ilk müslümanlardandır.Hz. Peygamber'in vahiy katipleri arasında yer almıştır.

Hicret esnasında her bir Medineli 'nin muhteşem ve yüce insanı ağırlamak özlemi ve iştiyakı içinde çırpınırken, Hz. Muhammed, devesinin yularını dahiyane bir düşünce ile serbest bırakmış ve kendisini ilahi emre amade kılmıştır. Beklenen dakikaların heyecanlı ateşiyle tüm nefeslerin tutulduğu esnada, Haz. Muhammed'in devesi, Halid bin Zeyd'in evinin önüne çökmüştür. Bu saniyelerde Medine'nin, Arabistan'ın ve dünyanın kaderini değiştirecek tarih yazılmıştır. İki cihan serveri, Halid bin Zeyd hazretlerinin evinde 7–8 ay misafir olmuştur. Böylece Eyyub el-ensari hazretleri, kendinden başka hiçbir müşlümanın ulaşamadığı mihmandarlık mertebesine yükselmiş ve seçkin sahabeler arasında yüksek yerini almıştır.

Ebu Eyyub el-Ensari hazretlerinin hanımı da Hazreç kabilesinden Ümmü Eyyub Fatıma-i hazreciyye olarak anılır. Onun da nesebi birkaç batın yukardan Hz. Muhammed'in soyuyla birleşir.
Hz. Halid bin Zeyd, İslam'ı kabul ettiği günden itibaren kendisini bu dine adamış ve hayatı boyunca Hz. Peygamber'in yanından hiç ayrılmamıştır. Hz. Muhammed tarafından yapılan bütün savaşlara (Mısır,Suriye,Filistin, Kıbrıs, İstanbul vb.) iştirak etmiş, yaygın bir görüşe göre de Hz. Muhammed 'in alemdarlığını yapmıştır. Bu sebeptendir ki o, "Alemdar-ı Rasulullah" olarak yad edilir. Halid bin Zeyd hazretlerine böyle bir ünvanın verilmesinin diğer ve asıl bir sebebi de, Tirmizi 'de yer alan bir hadis-i şerife göre "Ashabından birisi, eceli ile herhangi bir beldede vefat eder ve o beldeye gömülürse, yarın kıyamet günü o belde halkının önderi, sancaktarı ve rehberi olarak haşr olunur." şeklindeki müjdesidir.

Emevilerin, Roma İmparatorluğu'nun merkezi olan Konstantiniyye-i Kübra'ya karşı düzenledikleri büyük gazaya katılmış, bu gazada Hicri 668 (bir rivayete göre 672) senesinde şehid olmuştur.

Halid bin Zeyd hazretleri, Kur'an-ı Kerim'i tamamen hıfzetmiş, 80 yaşında olmasına rağmen çöller, vadiler, dereler, ıssız dağlar, uçsuz bucaksız ovalar aşarak İstanbul surlarının önüne gelen Hz. Halid bin Zeyd, muhasara esnasında hastalanmış ve yatağa düşmüştür. Vasiyetinin olup olmadığını sorduran başkumandan Yezid'e cevaben, öldükten sonra beni gaslediniz, naaşımı da İslam ordusunun ilerleyeceği en ileri noktaya götürüp defnediniz" demiştir. 

Vasiyeti aynen yerine getirilmiş, yıkandıktan sonra, naaşı bu gün kendi adıyla anılan türbesinin bulunduğu yere defnedilmiştir.
Read more:  

Hiç yorum yok :